5 Şubat 2009 Perşembe

HACI BEKTAŞ VELİ FELSEFESİ

Hacı Bektaşi Veli’nin (HBV) doğum tarihi kesin olmamakla birlikte, 1271 yılında Sulucakarahöyük yani bugünkü Hacıbektaş ilçesinde hakka yürüdüğü bilinmektedir. HBV, bazı kaynaklara göre Ahmet Yesevi’ye dayandırılan ve Türkistan ve çevresinde yaygın olan Yesevilik tarikatına mensup Lokman-i Perende’nin öğrencisi bir dervişi olarak gösterilse de, tarihi olarak onun öğrencisi olması mümkün değildir. Hünkar ve yoldaşlarının, Moğol kuşatmasından önce 12 yaşlarında Horasan’dan ayrılıp, Hasan Sabbah’ın Alamut Nizari devleti kalelerine sığınıp orada eğitim alıp, yetiştiği, ve oradan Amasya’ya gelerek Baba İlyas ve Baba İshak’ın yönettiği Babai Halk hareketinde yer aldığı, tarihi verilerce kanıtlanmıştır. Tarihin derinliklerindeki birçok inanç ve kültürü içinde barındıran Alamut okulu, bölgedeki halk kültür ve inançlarının ön planda olduğu bir tarikat yapılanması olarak gelişmiştir. Bu inanç yapılanmasında kadın-erkek ibadet, müzik ve semah (dans) vardır. Bu inanç ekolu HBV, Sarı Saltuk, Karaca Ahmet gibi erenlerce Anadolu’ya taşınmıştır. Onun felsefesinin temeli halk kültürü ve inançlarına dayanan evrensel öğeler içeren hümanist bir düşünce sistemidir. Onun bu hümanist anlayışı çerçevesindedir ki, Hurremi, Karmati ve yaşadığı çağda Ahilik, Kalenderilik, Haydarilik gibi pek çok oluşumu Alevi-Bektaşilik bünyesinde eritmiştir.
Hacı Bektaş Veli’nin felsefesi halk dil ve kültür temeli üzerinde kurulup gelişmiştir. Zamanında okumuş kesimlerde ve devlette resmi hakim dil olan Arapça ve Farsça hakimiyetine karşı, HBV ve onun çevresindeki erenler halkın ana-dilini kullanmayı, bu dille onlara seslenmeyi ve şiirlerini bu dilde yazmayı tercih etmişlerdir. Onun dil konusundaki hassasiyetini, onun ekolünde yetişmiş Yunus Emre’nin ve diğer halk ozanlarının şiirlerinde görmek mümkündür. Çağımızın ulu Alevi ozanlarından Aşık Mahzuni Şerif [120] İslam’ın Arapça dayatmasını eleştirmiş ve bir şiirinde : Allah Türkçe bilmiyor mu? İngilizce Fransızca size hitap kılmıyor mu?? Diye sorgulamıştır. Alevilikte cem ve diğer tüm ibadetler halkın anadilinde yapılır.
Bu felsefede dürüstlük esastı. Bu ilkeye karşı gelenlere çeşitli yaptırımlar uygulanır ve toplumun dışına itilirlerdi. Sosyal adalet ve barış Hacı Bektaş felsefesinde bu şekilde korunuyordu. Onun felsefesinin en önemli yanı, insan sevgisine dayalı olmasıdır. Şöyle ki dil, din ve ırk ayrımı gözetilmeksizin bütün insanların eşit olarak sevilmesini esas alır.
Bu konuda HBV’nin şu sözü çok tanınmıştır: “Dili, dini, ırkı ne olursa olsun, iyiler iyidir.” HBV’nin felsefesi kadın erkek eşitliğine dayanır. Kadınlara büyük saygı gösterilir. İbadete ve başka her törene (cem semah vs.) kadınla gidilir. Kadın sosyal hayattan dışlanmaz onun içindedir. Kadını korumak için, haklı bir sebep (aldatma, hırsızlıkla geçim sağlama, şiddet kullanma) olmadıkça boşanmayı uygun görememiştir. Miras hakkından kadın da, erkek gibi eşit olarak yararlanır.
Hacı Bektaş Veli’nin felsefesinde tasavvufi öğeler vardır. Tasavvufta amaç Tanrı’nın sırrına erişmek ve onunla bir olmaktır. Bu amaca erişmenin yolu ise Tanrısal aşktır. Aşık, her şeyde Tanrı’nın güzelliğini görür. İnsan bu güzelliğin bir parçasıdır. Tanrı, insanı yaratırken kendi nurunu ve güzelliğini (cemalini)[121] ona vermiştir. HBV’nin felsefesi bilim ve sevgi, saygı üzerine kuruludur ve Alevi Bektaşiliğin temel etik kuralları, HBV’nin 4 kapı, 40 makam öğretisinde toplanmıştır. Bektaş isminin 5 beş-taştan geldiğine veya ilgisi olduğuna inanılır. Çoban olarak baktığı hayvanları kendisinin yemediğini, kadı karşısında ispat etmesi için şahit istenir. HBV, gökte hava-güneş, yerde su-toprak ve tüm canlı mahlukat şahidim der. O an yer gök sallanır, mahkeme heyeti korkar, bunun üzerine, Hünkar hava, ateş, su, toprak ve canlıları temsilen 5 taş gelsin yeter der ve keşif yerinde 5 taş belirir. Bu 5 Beştaşlar bugün Hacıbektaş kasabasında Alevi toplumunun önemli ziyaret yerlerinden biridir. Aleviler için Hünkar Bektaş Serçeşme[122] suyun başıdır, Anadolu’da bu YOL ve inanç Onun tarafından yapılandırılmış ve Onun yolundan giden ulularca, bir çok kültür, bir kazanda kaynatılmıştır. HBV inançta soy geleneğini kaldırmış; Soyumdan değil, yolumdan gelen bu yolun yolcusudur demiştir. İbadetinizi dizinizle değil özünüzle, ve ana-dilde yapın. Kadınları okutun. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Okunacak en büyük kitap insandır demiş. Kadınlara her alanda, cem yürütme dahil örnek Kadıncık Ana[123] eşitlik getirmiştir ve bir deyişinde şöyle buyurmuştur:

Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakkın yaratığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok
Eksiklik, noksanlık senin görüşlerinde

HBV bu şekilde, kökten bir reform getirerek İslam şeriat kurallarını kaldırmış, bilim, insan sevgisi, akıl mantık, saygı, sosyal adalet, hak ve eşitlik ilkelerini esas alarak, bugünkü Alevi-Bektaşi inanç ve öğretisinin temelini atıp, kurumsallaştırmıştır.

1 yorum: