15 Eylül 2009 Salı

ÖFKE HÜZÜN GURUR

ÖFKE, HÜZÜN, GURUR…
/ 15 Eylül 2009

Memleketin ezici çoğunluğuna, ne yazık ki, unutturuldu 12 Eylül. Şimdi müthiş darbesavar, liberal ve demokrat kalemleri medyanın, bu unutturma işi için epey emek harcadılar! Ancak; unutmayanlar, etlerinde kemiklerinde hissettikleri için asla unutamayacak olanlar ve unutturmamaya yeminli olanlar da var 12 Eylül’ü!Etlerinde ve kemiklerinde cop darbesi, tazyikli soğuk su işkencesi, elektrik akımı ve nihayet boyunlarında urgan olarak hissedenler 12 Eylül’ü, tabii öfke ile anımsıyorlar. Öfkeyi ilkel bir intikam duygusuna teslim etmeden kimileri, bu memleket böyle şeyleri bir daha asla yaşamasın diye, o gün yaşananları unutturmamak için çırpınıp duruyorlar.Dostluk Yardımlaşma Vakfı, bu yıl, son derece nesnel ve çarpıcı bir belgeselle hakkını verdi unutturmama çabalarının. 12 Eylül günü, Ankara’da bir salonu dolduran yüzlerce insan; genç-yaşlı, kadın-erkek, gözyaşlarıyla izledi belgeseli.Belgesel müthişti. Ama o salonu farklı kılan 1.5 yıllık bir emeğin ürünü olan belgeselin izlenmesi değildi yalnızca. Bir başka “ilk” yaşandı o gün. 12 Eylül’ün evlatlarını astığı anneler, kardeşlerini astığı ablalar, abilerini astığı kardeşler de vardı salonda. Ve hüzün… Darbeyle canı en fazla yanan bu insanlarla birlikte salona dolan müthiş bir hüzün…Darbe günlerinde ve sonrasında hep itilip kakılmış o insanlar; anneler, ablalar, kardeşler, unutturulmak istenen canlarının unutulmadığını gördüler. Belki de ilk kez onca yıl sonra, yüksekten bakıp bir salona, onlara evlatları gibi bakan yüzler gördüler yüzlerce. Elleri öpüldü. Bu halk, bizler, 12 Eylül’ün sizden çaldığı evladınızı, kardeşinizi unutmadı, unutmadık denildi. 29 yıl önce çaresizce açılan ellere, evlatlarıyla duydukları gururu taçlandıran plaketler verildi.Bir ana, derinden gelen sesiyle, “Oğlum ölmedi, o ölmedi, yaşıyor” dedi, ilk kez bir salona bakarak ve 12 Eylül’ün astığı evladının yaşadığını görerek.Bir avukat, asılırken “Biz bu anın tanığıyız. Sizi ne unutur, ne unuttururuz” dediği gençlere verdiği sözün tutulduğunu gördü o salonda.Ben bütün bunların bir parçası olduğum için gurur duydum! Salondaki herkesin dilinde, kimilerinin elinde olan bir gazetenin parçası olduğum için de gurur duydum.Sonra Dostluk Yardımlaşma Vakfı Başkanı Cahit Akçam çıktı kürsüye. “BirGün tarihi bir yayın yaptı bugün” diye başladı sözlerine. “Bugün BirGün okuyanlar yalnızca 12 Eylül’ü yapanların değil, aynı zamanda onlara yalakalık yapanların da gün yüzüne çıkarıldığını görecekler. Bugünkü BirGün çok önemli bir gazetecilik olayıdır” diye devam etti.Vakıf, 12 Eylül belgeselini “unutmaya ve unutturmaya karşı insani bir başkaldırı, unutturmak isteyenlere de bir şamar olarak” yapmıştı. Vakfın kendisi ise dayanışmayı, yardımlaşmayı unut, “tek başınasın, gemisini kurtaran kaptan” diyen 12 Eylül zihniyetinin kendisine bir başkaldırıydı.O 12 Eylül ki, yalnızca işkenceyle, idamla sınırlamadı misyonunu. 24 Ocak kararlarının yolunu döşedi. Örgütlenmeyi, sendikayı yok edip, piyasayı tanrı mertebesine yükselten sistemin ve anlayışın önünü açtı. Kapitalizmin en vahşi halini buyur etti memlekete.O kapitalizm ki, insanı, insanlığı öldürdü! Piyasanın ve piyasacıların kâbesi ABD’ye baksanıza bir. 2 milyon insan, 2 milyonu da beyaz, vicdanı para olmuş sağlık ve sigorta lobilerinin gazıyla sokaklara dökülüp, 30 milyon vatandaşları için “paraları yoksa ölsünler” diye bas bas bağırıyorlar. “Bizim vergilerimizi yoksulların sağlığına harcayamazsınız” diyorlar. İşte, kapitalizmin en liberal, en mükemmel halinin insanı nasıl insanlıktan çıkardığının resmi!Bu da utançtır, başlığa yazmadığım!

5 Eylül 2009 Cumartesi

GENEL KURUL

CANLAR

VAKFIMIZIN GENEL KURULU 13 EYLÜL 2009 TARİHİNDE SAAT 13.00 DE VAKFIMIZ KÜLTÜR SALONUNDA YAPILACAKTIR.TÜM DOSTLARIMIZIN ÖNERİLERİNİ DİNLEMEK VE ONLARDAN ALDIĞIMIZ GÜÇ İLE YENİ DÖNEMDE MÜCADELEMİZE DEVAM ETMEK İSTİYORUZ.BUNUN İÇİN MUTLAKA KATILIMLARINIZI BEKLİYORUZ.


SAYGILARIMIZLA



MANİSA HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI

YÖNETİM KURULU