26 Mayıs 2009 Salı

ALEVİLERİN TALEPLERİ

Toplantıya davet edilen en büyük Alevi örgütü olan ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU'nun başlıca talepleri ise şunlar:
*Alevi kimliğini resmen tanınmalıdır.
* Türkiye gerçekten laik bir ülke olmalıdır. Devlet din içinde değil, din dışında kalmalıdır.
* Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Çünkü laiklik ilkesi ihlali olan bu kurum gericiliği ve siyasal islamı besliyor.
* Zorunlu Din Dersleri Kaldırılmalıdır. Çünkü Alevi çocukları ve diğer farklı inanç sahibi çocuklara zorla Sünnilik eğitimi almak istemiyor. AİHM kararı bunu bir insan hakları ihlali olarak karara bağlamıştır
* Alevi köylerine cami yaptırma politikalarından vazgeçilmelidir. Bugüne kadar yapılan camiler derhal bir kararname ile cemevine çevrilmeli ve bu köylerdeki imamlar derhal geri çağrılmalıdır.
* Cemevlerimize derhal "ibadet yeri" statüsü verilmelidir. Bu yıllardır gasp edilmiş bir haktır. Derhal düzeltilmesi gerekir.
* Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi tamamen çıkartılmalıdır. Çünkü bu uygulama ayrımcılık üretmekte olup, Yasalarla bireylere dinsel kanaatlerini açıklama zorunluluğunun getirilmesi, din ve inanç özgürlüğünün özünü zedelemektedir.
* Radyo ve televizyonlardaki tek yanlı yayınlara son verilmelidir. Tek yanlı yayınlar, “ötekiler” yaratarak, egemen dinin sosyal baskı mekanizmalarını üreterek, farklı olanlarını kendisini tanıtmasını kamu hizmeti adına engellemektedir.
* Ders kitapları, sözlükler, ansiklopediler ve Milli Eğitim Bakanlığınca önerilen yardımcı kitaplardaki, Aleviliği aşağılayan; tanımlamalar düzeltilmelidir.
* Basın ve yayın organları, dinsel hoşgörüsüzlüğü kışkırtan haber ve yayınları engellemek için öz denetim mekanizmalarını işletmelidir.
* Hacı Bektaş Dergahı’nın Yönetim ve Bakımı Alevilerin kurumlarına ya da yerel yönetime bırakılmalıdır.
* Alevilere karşı yapılan ayırımcılık ve haksızlık derhal düzeltilmelidir. Kanunlarda ve yasalardaki tüm ayrımcılık içeren maddeleri ayıklanmalıdır.
* Alevi eşitlik haklarından yararlanmak istiyorlar. Bu nedenle yasalar ve uygulamasında fiili eşitlik yaratılmalıdır.
* Uluslararası belgelere, insan haklarına ve temel özgürlüklere dayalı, bir toplumsal mutabakat sözleşmesi olan eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı ve çoğulculuğu esas alan demokratik bir Anayasa istemektedirler.
* Alevi kimliğinin tanınmasını, kendi özgünlüklerini yaşamak ve kendilerini , kendileri tanımlamak istiyorlar.
* Devlet “Alevilik” hakkında tanım getirmek ve Aleviliği devletleştirme projesinden vazgeçmelidir.
* Madımak Oteli Müze olmalıdır.
3 Haziran 2009 tarihinde ve basına kapalı olarak gerçekleştirilcek Çalıştay'ın 4 Haziran Pazar günüde devam etmesi bekleniyor

11 Mayıs 2009 Pazartesi

DENİZ OLUNMALI


Yüce dağların başına düşen kar, yaylalara, ovalara, ormanlara yağan yağmur; dere olur, göl olur, ırmak olur, sel olur, yeri gelir coşar, yeri gelir dinlenir, büyüye büyüye denize ulaşır. Doğduğu yerden her bir dere, denize ulaşıncaya kadar kaç dil konuşur, kaç çocuk büyütür, kaç tarla sular, kaç uygarlığa analık eder?.. Ve elbette her bir dere ne kadar çok şey öğrenir yol boyu. Tarih olur, halk olur, bilge olur. Deniz bilgelerin toplandığı yerdir. Yeni bir yaşamın kaynağı. Herkese yer vardır denizde. Yüzlerce ırmağın taşıdığı, binlerce yeni yaşam.
Güneş vurur, buhar olur, yeniden kar, yeniden yağmur.
Devinim sürer gider.
Böyle böyle bilge olunur.
Önceki gün Ankara’da Karşıyaka Mezarlığı’ndaydık.
Denizler asılalı otuz yedi yıl olmuş.
Dile kolay; o gün doğanlar, bugün otuz yedi yaşındalar. Denizlerin arkadaşları altmışlı yaşlarda.
Denizlerin arkadaşlarını görüyorum. Saçları dökülmüş, sakalları ağarmış, yüzleri kırışmış... Ama ne ilginç, hâlâ Denizlerin yaşındalar. Aynı heyecanı, aynı kararlılığı, aynı inancı taşıyorlar...
Gençleri görüyorum; ellerinde çiçekler, bayraklar, ‘68’in şarkılarını söylüyorlar. Denizlerin çocukları, okul giysileriyle gelmişler. Belli, dersten kaçmışlar bugün... Başka bir sınıfa, başka bir derse, başka bir öğretmene gelmişler. Öylesine sevimliler ve de öylesine mutlular ki...
Devrimci 78’liler adına Ruşen Sümbüloğlu okuyor ortak metni. 6. Filo’yu anımsatıyor. Dinleyenler sloganlarla, zılgıtlarla yanıt veriyor.
Denizlerin o günlerden bugünlere arkadaşı Mustafa Yalçıner konuşuyor. Nasıl Deniz olunabileceğini anlatıyor. CHP’lileri ve DTP’lileri, Kürtleri, Türkleri, Alevileri, Sünnileri anımsatıyor. Deniz’in nasıl herkesi çevresinde birleştirdiği gerçeğinin altını çiziyor. Her dilden, her inançtan, her siyasi kesimden, her kuşaktan binlerce insanı bir araya getirebilmek için Deniz olmak gerektiğini anlatıyor. “Deniz olun, Deniz olalım” diyor. Deniz’in son sözlerini anımsatıyor. Dersten kaçmış okul çocuklarına bu dersi anlatıyor.
Halit Çelenk, o geceyi ve önceki günleri anlatıyor.
Bir kez daha öğreniyoruz olup biteni. Dişlerimizi, yumruklarımızı sıkıyoruz. Heyecanımız yüzümüze yansıyor. Böylesi yoldaşlarımız, önderlerimiz, arkadaşlarımız olduğu için gurur duyuyoruz.
Yüce dağlar başına düşen kar, ormana yağan yağmur, denize ulaştığında artık bilge olmuş olan nehir... Yeni yaşamlar, gençler, mektepliler... Ve başlarında bir bilge Alaattin Bilgi.
Deniz olmak böyle bir şey!..

9 Mayıs 2009 Cumartesi


ANNELER GÜNÜ

Bu güzel gün sizlere kutlu olsun
Saygı duyar ellerinden öperiz
Ömrün başarılı hep mutlu olsun
Sizi canımızdan pek çok severiz

Cennet sizin ayağınız altında
Kalbiniz pak değeriniz Altın'da
Soyun huride tacın sultanda
Size sağlık mutluluklar dileriz

Mayısın ikinci pazarı bugün
Sanki de bir bayram yada bir düğün
Ne güzel Anasın bununla övün
Siz gülünce inan biz de güleriz

En güzel hediyen gül'le öpücük
Kin tutmadan atarsın ki gülücük
Gözünde evladın olur biricik
Sizler için canı feda ederiz

Nevzat'ın Anneler Gününü kutlar
Bağrına basıp da gül gibi koklar
Annenin dua'sı evladı saklar
Sizlerin hakkını nasıl öderiz.

Nevzat ÖZDEMİR /MALATYA