21 Kasım 2009 Cumartesi

CHP ÖZÜR DİLEMELİ VE ONUR ÖYMEN DERHAL İSTİFA ETMELİDİR

Basına ve Kamuoyuna “CHP Özür Dilemeli ve Onur Öymen Derhal İstifa Etmelidir!”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Onur Öymen 10 Kasım tarihinde TBMM’de demokratik açılımın ön görüşmeleri esnasında partisi adına yaptığı konuşmada, hükümetin “analar ağlamasın” söylemini eleştirdi. Bu eleştiride bir çok kanlı bastırma yöntemi ile birlikte Dersim Katliamını da anması ve bunu bir yöntem olarak önermesi her şeyi bir yana bırakırsak, vicdani açıdan dahi sakat bir zihniyetin ifadesidir. Kaldı ki Onur Öymen’in annesi bile oğlunun anaların göz yaşlarını hafife alan ve yeni göz yaşlarına çağrı çıkaran ibretlik açıklamasını bir anne olarak acı içinde izlemiş olmalıdır. Dersim’de bir halk topluca terörist ilan edilmiştir. Yaşanan katliamın en önemli yanı şudur; orada sadece eli silah tutanlar değil, binlerce kadın ve çocuk da katledilmiştir. Dersimli Alevilerin katli öyle bir boyuta ulaşmıştır ki, dereler kan akar olmuştur. Bu konuda bilgi sahibi olmak için yayınlanmış tanık ifadelerini okumak yeterlidir. Bu ifadeler ki tüm kısıtlamalara rağmen yayınlanmış, sınırlı ifadelerdir. Bu kadarı bile olayın vahşet boyutunu anlatmak için yeterlidir. bu açıklamadan yola çıkarak bu gün de önerilen yöntemin bütün olarak bir halkın terörist ilan edilmesi yönünde olduğunu anlayabiliriz. Günümüzde, devlet yurttaş ilişkilerinin yeniden tanımlandığı, şiddetin sözel boyutuyla dahi sorgulandığı ve hiçbir sorunun şiddetle çözülemeyeceği kanaatinin hakim olduğu bir dönemde Dersim Katliamı’nın örnek yöntem olarak sunulması; en temelde çağ dışı bir zihniyetin tezahürüdür. Alevileri bir yana bırakırsak, tüm toplumsal sorunların çözümünde zihniyet değişikliğinin ne kadar acil ve ertelenemez bir ihtiyaç olduğu bu olayda da kendini ortaya koymuştur. Dersim katliamı Alevilerin yüreğinde kanayan bir yaradır. Aleviler acılarının hafifletilmesi için bir özür beklerken, böylesi bir ifade yaralarına tuz basmıştır. Ayrıca Onur Öymen ve CHP milletvekillerinin o koltuklarda oturmasında Alevilerin katkısı inkar edilemez. Siyaset tekniği açısından bile bakıldığında CHP Genel Başkan Yardımcısının bu ifadeleri kullanması seçmenlerine ihanettir. Bu durum karşısında CHP Alevilerden özür dilemeli ve Onur Öymen derhal istifa etmelidir. Ülkemizde binlerce gencimizin canına, trilyonlarca liraya mal olan bu sorunun çözülmesi için önerilecek yöntem herhalde bir asır öncesinde dahi kabul edilemeyecek yöntemler olmamalıdır. Biz alevilerin; inancımızın gereği olarak şiddetle mesafemiz bellidir ve bu durum herkes tarafından da bilinmektedir. Bize göre yaşam hakkı en kutsal haktır. Onur Öymen’in örnek olarak sunduğu tarihsel olaylar en temelde yaşam hakkını ihlal eden ve toplumsal sorunları şiddetle bastırmaya yönelik örneklerdir. Kaldı ki ülkemiz, şiddetin toplumsal sorunların çözümünde ne kadar başarısız bir yöntem olduğunu en ağır bedelleriyle tecrübe etmiştir. Madem ki Dersim halkına terörist muamelesi reva görülmüştür ve halen de bu savunulmaktadır, o halde artık bütün Aleviler Dersimli’dir. Aleviler Dersim Davasını savunmaya devam edecektir. Bir Dersimli’nin bir tek saç telinin bile Onur Öymen gibileri için feda edilmesine izin verilmeyecektir. Dersim Katliamı’nı en güzel özetleyen cümleler Seyid Rıza’nın kendi ipini boynuna geçirip idam sehpasına tekme atmadan önceki haykırışıdır,“Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir.” Ancak sanılmasın ki zalimin zulmünü yüzüne karşı haykırmakla kalınacaktır. Bilinmelidir ki Alevi kamuoyu Onur Öymen ve benzeri zihniyettekilere gereken dersi, gerektiği yerde, layık oldukları araçlar üzerinden vermeyi bilecek kadar da onurlu ve sağduyulu bir kamuoyudur. 13.11.2009Ercan GEÇMEZHacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel BaşkanıTekin ÖZDİLAlevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı
Tarih : 14.11.2009

10 Kasım 2009 Salı

MİLYONLAR KADIKÖYDE BULUŞTU

EŞiT YURTTAŞLIK iÇiN Aleviler bir kez daha taleplerini dikkat almayan AKP Hükümetini yüzbinlerce kişinin katıldığı mitingle uyararak Alevisiz Alevi açılımına tepki gösterdi.Alevi Bektaşi Federasyonu’nun düzenlediği “Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı Mitingi”ne yüz binlerce Alevi katılarak hükümetin Alevi politikasını protesto etti. Kadıköy caddelerini dolduran her yaştan Aleviler adına yapılan konuşmalarda, talepleri duymazdan gelen hükümete ve eşitliği bozan Diyanet İşleri Başkanlığı’na tepki vardı. YÜZ BİNLER KADIKÖY’DEHükümet’in Alevi Açılımı yapacağını iddia ederek bir dizi toplantılarla Alevi örgütleri ve akademisyenlerin görüşlerini almasının ardından geçen zaman Alevileri yine sokağa döktü. 9 Kasım 2008’de Ankara’da miting yapan Alevi Bektaşi örgütleri, orada dile getirdikleri eşitlik ve adalet talepleri bir yıl boyunca dikkate alınmayınca bu defa da İstanbul’da bir araya geldi. Türkiye’nin her yerinden İstanbul Kadıköy meydanına akan Aleviler, AKP’ye seslendi. GENÇLERDEN YOĞUN KATILIMÇeşitli illerden gelerek sabahın erken saatlerinde Kadıköy eski salı pazarı bölgesinde toplanan Alevi örgütleri buradan Kadıköy’e kadar yürüyüş yaptılar. Gençlerin yoğunluğunun dikkat çektiği yürüyüşlerde Aleviler ellerinde Pir Sultan Abdal’ın ve Aleviliğin simgesi olan dini liderlerin posterlerini taşıdılar. Atatürk posterlerinin de dikkat çektiği yürüyüşte, özellikle gençlerin başlarına kırmızı şeritler taktıkları gözlendi. Yürüyüş sırasında sık sık “Diyanete değil eğitime bütçe”, “Sivas’ı unutma unutturma”, “Madımak müze olsun” sloganları atıldı. Zaman zaman da Pir Sultan Abdal türküleri söylendi. SİYASİ PARTİLER VE MİLLETVEKİLLERİ DE KATILDIKadıköy Haydarpaşa önü ve Tepe Nautilus önü de diğer toplanma alanları oldu. Burada Alevi örgütlerinin yanı sıra siyasi partiler de kortejlere katıldılar. Alevi Bektaşi Federasyonu’nun mitingine EMEP, DTP, ÖDP, SDP, EHP, ESP, Yeşiller Partisi de katıldı. KESK Genel Başkanı Sami Evren, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Türkiye Barış Meclisi Sekreteryası’ndan Hakan Tahmaz, CHP Milletvekilleri Mehmet Sevigen ve Mustafa Özyürek, DTP Milletvekili Şerafettin Halis, Bağımsız Milletvekili Kamer Genç gibi bir çok isim de hazır bulundu. Saat 11.00 sıralarında Alevi örgütleri ve siyasi partilerin başkanları kol kola girerek miting platformunun bulunduğu Kadıköy otobüs duraklarına doğru yürüyüşe geçtiler. “Ayrımcılığa karşı Eşitlik ve Yurttaşlık” mitinginde polisin yoğun önlemi de dikkat çekti. Kadıköy’de yapılan bütün mitinglerde tek bir kontrol noktası oluşturan polis, bu defa iki noktada kontrol noktası oluşturdu. Polisin domuz gribine karşı maske taktığı ve ellerine ameliyat eldivenleri giydiği görüldü.Miting başlamadan önce platformda 2 Temmuz 1993’te Madımak Otel’inin kundaklanması ile yaşamını yitiren aydınların isimleri tek tek anons edildi. İsimlerin söylenmesi sırasında yüz binler “burada” diye haykırırken miting de bir semah gösterisi ile başladı. Konuşmaların ardından Alevi örgütleri temsilcileri beyaz güvercin uçurdular. Miting, Emre Saltık, Şevval Sam ve Ferhat Tunç gibi sanatçıların konserleriyle sona erdi. (İstanbul/EVRENSEL)
CENNETİ İNŞA ETMEK DEVLET GÖREVİ DEĞİLYürüyüşün ardından Alevi Örgütü temsilcileri kürsüye çıkarak konuşmalar yaptılar. Konuşmaların merkezinde ise AKP hükümetinin politikaları vardı. Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Fevzi Gümüş, yaptığı konuşmada Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirdi. Bu çağda Alevilerini yok sayılmasına tepki gösteren Gümüş, buna rağmen Pir Sultanlar gibi direnmeye devam ettiklerini dile getirdi. Gümüş, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını talep ediyoruz. Bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı olduğu sürece biz onlara tehdit olmaya devam edeceğiz. Diyanet İşlerine ayrılan devasa bütçe ile cenneti inşa etmek devletin görevi midir? Bu görev sana mı düştü! Sen hastane kapısında ölenlere; yol, elektrik bekleyen köylüye sponsor ol. MGK’nın hazırladığı kırmızı çizgili belgelerde de bizi tehdit olarak görüyorlar. Bu belgeleri tarihin kirli çöplüğüne atacağız” dedi.Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız da mitingde bir konuşma yaptı. Balkız, Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve hükümetin Alevi Çalıştaylarını eleştirdi. Balkız, “ Zorunlu din dersleri kaldırılsın, Diyanet lağvedilsin, Alevi köylerine cami yapılmasın, imam atanmasın, Madımak müze olsun” dedi. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Yöneticisi Servet Demir de “AKP Hükümetinin siyasi temsilcileri Avrupada’ki Alevileri Türkiye’dekilerden koparmaya çalışıyor. Buna karşı, Türkiye’yi karanlığa götürmek isteyen AKP’ye karşı, demokrasinin sesinin yükseldiği bir ülke olmak için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
ALEVİLER NE İSTİYOR?AKP Hükümeti’nin yaptığı Alevi çalıştaylarından bir sonuç alınmamasını eleştiren Alevi örgütlerinin temel talepleri şöyle:*Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın*Cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulsun*Madımak oteli bir an önce “utanç müzesi” haline getirilsin*Okullarda zorunlu din dersleri kaldırılsın*Alevi örgütlerinin açtıkları pankartlar ve dövizlerde şu yazılar öne çıktı: Alevilerin açılımı AKP’ye götürecek, Spartaküs’ten Pir Sultanlara bu isyan bizim, Ayrımcılığa son verilsin, düşünceye özgürlük, inanca saygı, AKP’nin geni değiştirilmiş Alevilerinden olmayacağız

9 Kasım 2009 Pazartesi

ALEVİLER SORGULUYOR

Aleviler sorguluyor86 yıllık Cumhuriyet’in, kendisinden beslenen küçük bir azınlık dışında, bütün toplumsal kesimlerle ilişkisi hep problemli oldu. Ulusal, ideolojik, politik ‘tekçi’ kostümünü giydirmek üzere yöneldiği her kesim bir problem alanına dönüştü. Giderek de rejimin kendisi çözüm bekleyen bir problem haline geldi. Bugün yaşanan budur; herkes bu problemi sorgulamakta, çözümünü aramaktadır. Aleviler de bunu yapmaktadır. Bugüne kadar, “Laik Cumhuriyet’in temel dayanağı” olmakla avutulmuş, ama Sünni-Hanefi devlet dini gerçeği altında hoyratça yok sayılmışlardı. Otoriter-laikçiliğin ve özellikle devlet partisi CHP’nin geleneksel oy deposu durumunda olmalarına karşın, CHP dahil hiçbir “laikçi” hükümet, “Alevilerin sorunları var” demedi. Özellikle son yıllarda “Laik rejim” üzerinden bir devlet savunusuyla sınırlanmak istenen Aleviler, bugüne dek, savunulması istenenin nimetlerinden hiç yararlandırılmadı!“Aleviler Cumhuriyet’e hep sahip çıkmıştır” denilir ya, doğrudur; peki ama Cumhuriyet Alevi’ye sahip çıkmış mıdır? Asıl soru budur artık. 86 yıllık Cumhuriyet, işte bu soruyu sorarak rejimi sorgulama noktasına getirmiştir Alevileri… Osmanlı’nın Alevi düşmanı hilafetini gösterip Cumhuriyetin avutucu sahte laikliğine razı edilmeye çalışıldı Aleviler… Osmanlı monarşisine karşı Cumhuriyet, teokrasiye karşı laiklik, fikir olarak elbette ileriydi. Ama bu Cumhuriyet hiçbir zaman demokratik, laik, halkçı, sosyal olmadı ki… Herkesi olduğu gibi, Aleviyi de önce umutlandırdı ama hemen sonra dışladı. Osmanlı’nın Aleviye yönelik ‘katli vacip’ konseptinin yerine, eğitimde, kültürde Aleviyi tamamen dışlayarak Sünni egemenliğini dayatan ‘özgün’ bir asimilasyon ikame edildi.Bu Cumhuriyet kimsenin kendi ulusal, inançsal, sınıfsal gerçekliğini tanımadı. Gayrimüslim gayrimüslimliğini, Kürt Kürtlüğünü, Alevi Aleviliğini, komünist komünistliğini yaşatmadı. İşçiye sendikayı, 1 Mayıs’ı yasakladı. 1925’deki Takriri Sükun’u anmak yeterlidir herhalde... Yani? Cumhuriyetin şekillendirdiği ceberrut statükoyu sorgulamak, “İslamcılık” ya da “laiklik karşıtlığı” falan değildir. Söylediğimiz, bilakis, Cumhuriyetin laik ve demokratik olmadığıdır. O çok şikayet edilen ve “Cumhuriyet düşmanı” diye Alevilere biricik hedef olarak belletilmeye çalışılan “dincilik” de bugünkü gücünü Cumhuriyetin işte bu ‘laik olmayan laikliği’ne borçludur aslında…Alevi sorununda devleti aklayan, sorunu örneğin AKP’yle başlatan statükocu misyonerlik, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha Atatürk dönemine, İmam Hatip Okulları’nın İnönü dönemine, zorunlu din derslerinin 12 Eylül dönemine denk düştüğünü nedense hatırlamaz! Mum söndü hikayeleri, Alevi köylere cami yaptırılması, Maraş, Sıvas katliamları… Aleviler bütün bir Cumhuriyet sürecinin mağdurlarıdırlar…Bugün AKP’yle yapılmak istenen ise, Cumhuriyetçi statükonun artık dikiş tutmaz elbisesine sığmayan Alevilerin bu kez de Alevi açılımı adıyla, bir başka düzeyde bağlanmak istenmesidir. “İslam-içi folklorik bir renk” biçimindeki Alevilik kurgusuyla Aleviler, Diyanet’in eklentisi yapılarak devlet-Alevi ilişkisi bir başka düzeyde kurulmaya çalışılmaktadır. Kültürel, sosyal, politik boyutlarından kopararak tamamen dini ritüeller toplamına dönüştüreceği için Aleviliği Alevisizleştirme girişimidir bu… Ama Aleviler kendi örgütlülükleri ile statükocu CHP’ye de ‘açılımcı’ AKP’ye de yem olmak dışında farklı bir pozisyonu zorlamaktalar artık. Bu tarihsel bir gelişmedir. Anlaşılmaktadır ki, direnmenin tek yolu, ezilen kimliğin, bir dünya görüşü ve bir siyasal mücadeleyle buluşturulmasıdır. Demokrasi ihtiyacı içindeki bütün çevreleri kapsayacak bir siyasal cephe ihtiyacı, herkes için daha bir yakıcı olmaktadır. Egemenlerin biçecekleri “yeni elbise”yi reddetmenin en etkin yolu, bütün ezilenlerin, birlikte, kendi elbiselerini kendilerinin biçmesinden geçiyor. İşte demokrasi ve eşit yurttaşlık talebiyle Alevilerin İstanbul Kadıköy’de yapacakları bugünkü miting Alevi buluşması değil sadece, bir demokrasi buluşmasıdır.

2 Kasım 2009 Pazartesi

BU MİTİNG

8 KASIM 2009’DA TÜRKİYENİN DÖRT BİR YANINDAN GELİP İSTANBUL’DA BULUŞUYORUZ;
Bu Miting;Demokrasi İçindir, Laiklik içindir,İnsan hakları içindir,Eşit yurttaşlık hakkı içindir.Sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa içindir.Bu Miting;Ayrımcılığa son verilsin, AHİM ve Danıştay kararları uygulansın, zorunlu din dersleri kaldırılsın,Diyanet lağvedilsin, Cem ve kültür evlerimiz yasal statüye kavuşsun, Madımak Oteli müze olsun, Alevi köylerine camii yapılmasın, Asimilasyon politikaları son bulsun, diyedir.Bu Miting;Özelleştirmeler son bulsun, Sendikasızlaştırma, örgütsüzleştirme son bulsun, Cinsiyetçi yaklaşımlar son bulsun, Eşit iş’e, eşit ücret ödensin, Seçim barajı kaldırılsın, Dokunulmazlıklar kaldırılsın, Zamlar geri alınsın, İMF politikaları sona ersin, Emperyalistler evine dönsün, Annelerimiz artık ağlamasın, Kürt sorunu demokratik, barışçıl yolla çözülsün, Yurt’ta barış, dünya’da barış olsun, diyedir.Bu Miting;Eğitim, sağlık parasız olsun, Şeriatçı yükseliş dursun, Kimse, dilinden, dininden, kökeninden dolayı sorgulanmasın, diyedir.Bu Miting; Bin yıllardır bu toprakların bir gerçeği olan Alevi varlığının her aşamada inkâr edilmesine dur demek içindir. Bugün ise AKP gericiliğince daha da azgınlaşarak sürdürülen bu yok sayma politikalarının sona erdirilmesini sağlamak ve "Alevi Çalıştayı" na sunduğumuz taleplerimizin kabulü içindir.Yurdun dört bir yanından yola çıkacak 8 Kasım 2009 Pazar günü İstanbul'da olacağız. Tarihe iz bırakmak adına;GELİN CANLAR BİR OLALIMMİTİNG: 8 KASIM PAZAR İSTANBULToplanma Yerleri : Saat 11:00' de* Tepe Nautilus * Haydar Paşa Numune Hastanesi Önü * Salı PazarıMiting :Saat 13.00 Kadıköy Meydanı