19 Mart 2009 Perşembe

ALEVİLER DİYANET'TE TEMSİL EDİLMEK İSTEMİYORLAR


Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali BALKIZ, Diyanet’ten sorunlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Sait Yazıcıoğlu’nun, “Aleviler Diyanet’te asla temsil edilemezler;” başlığıyla kamuoyuna yansıyan açıklamalarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Aktarıyoruz:
Aleviler, “Diyanet’te Temsil Edilelim” Demediler ki…
Diyanet’ten sorunlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Sait Yazıcıoğlu’nun, bir günlük gazetenin 16.03.2009 tarihli nüshasında; ‘Aleviler ve Diyanet’e dair söyleşisini okuduk.
Yönetilen sorular üzerine Sayın Bakan; “Aleviler Diyanet’te asla temsil edilemezler;” “Aleviliği kişisel olarak da tanımlayamıyorum, devlet de tanımlayamıyor.” “Şimdi bir sayı söyleyeceğim kıyamet kopacak, o konuda bana takıntıları var. Araştırma yapanlar bu sayının (Alevilerin sayısı) 8-10 milyon arasında olduğunu söylüyor.” Din Dersi’nin “düzgün okutulursa mecburi olunmasını tercih ederim” diyor.
Madımak müze olsun talebimizle ilgili olarak da; “özür dilemeye, işte anıt dikmeye, müze yapmaya kalksak bunların önünü alamayız” diyor ve ekliyor: “yani bunları çağrıştıracak sembolleri tekrar ortaya koyup da bunları ilelebet devam ettirmek doğru değil. Ama bir yanlış varsa o yanlışı kabulleniriz, o yanlışı düzetme yoluna gidebiliriz.”
Sayın Bakan’ın bu sözlerine bakınca; AKP’nin, 9 Kasım 2008 “Büyük Alevi Yürüyüşü ve Mitingi” sonrası gündemine aldığı “Alevi Açılımı”nın ne anlama geldiğini bir kez daha anlamış bulunuyoruz.
Biz, “Diyanet İşleri Başkanlığı lağv edilsin”, “Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın”, “Alevi Köylerine Cami Yapılma Politikalarından Vazgeçilsin”, “Madımak Müze Olsun” demiştik. Bütün gerekçeleri ve önerilerimizle birlikte. Sn Bakan, önce bunlara; “Uç Fikir” demiş, devam eden günlerde ise, bu nitelemesini geri çekmişti.
Şimdi anlaşılıyor ki, Sayın Bakan yeniden “Uç Fikir” konumuna dönmüş bulunuyor. “Asla” diyor, “Aleviler Diyanet’te temsil edilemezler. Zira diğerleri de isterler.”
Oysa biz “Diyanet’te temsil edilelim” demedik ki; tam tersine laiklik ilkesiyle bağdaştıramadığımız için kaldırılmasını istedik.
Alevi sorunu, Alevi Açılımı, Alevilerin Eşit Yurttaşlık Hakkı Talepleri gibi konular tartışılıyor iken, Alevilerin bu ülkede kaç kişi olduklarının ne önemi vardır? 8-10-20-25 milyon değil de, 1 milyon kişiden ibaret bile olsalar, bu onların haklı taleplerini küçültür mü? Hafife alınma, görmezden gelinme sonucunu doğurur mu? Bu durum ne kıyameti kopartır ne de Sayın Bakan’a takıntıyla bakmamıza neden olur. Asl olan devletin devletliliğini, hükümetin hükümetliğini bilmesi ve bu sorunu sulandırmadan, ertelemeden ciddiyetle ele alarak çözmesidir. Yoksa biz yürümekten bıkmayız.
Sayın Bakan Aleviliği tanımlayamamaktan yakınıyor.
Bizce hiç zahmete girmesinler, Aleviler ne ve kim olduklarını çok iyi biliyorlar. Kaldı ki kim olduklarını sorarsanız onlara; “sorma be birader mezhebimizi, biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır.” diye başlarlar söze. Bu tanımı kabul edin yeter.
Sayın Ertuğrul Günay’ın Alevilerden özür dilemesi karşısında; “Sayın Bakan ile keşke aramızda bir görüş birliğine varabilseydik tabii. Herkes bir şey söylemeye kalkarsa…” derken; bu görüş Sayın Günay’ı bağlar demeye getiriyor ki, biz bu tartışmaya girmeyiz. 7 saatlik bir kuşatma sonrası 35 kişi diri diri yakılıyor ise eğer, ve bu katliam güvenlik güçlerinin gözü önünde cereyan ediyorsa; birincil görevi yurttaşlarının can güvenliğini korumak olan devlet, Sivas’ta 2 Temmuz 1993 günü neden bu görevi yapmamıştır, diye sorarız. O sorunun yanıtını alıncaya dek de, Madımak Oteli’nin önünde oluruz.
Ergenekon savcıları, Gazi’leri araştırıyor, Sivas’ı araştıracaklar. Ümit ederiz ki; Çorum’u, Maraş’ı, Kanlı Pazarı, Taksim 1 Mayıs’ı diğer katliamları da araştırırlar. Hükümet’e düşen görev bu karanlık noktaların aydınlatılmasında görevini yapmasıdır. Takıntı ise eğer; “Madımak Müze Olsun” talebine takılmadan.
Sayın Başbakan’ın yerel seçimler sonrası, Anayasa değişikliklerini gündemlerine alacaklarına dair sözlerini unutmadık, kendilerinin de unutmadıklarını varsayarak, Alevi taleplerini de bu kapsamda değerlendirmelerini kamuoyu önünde bir kez daha hükümetten talep ediyoruz.
Genel BaşkanAli BALKIZ

8 Mart 2009 Pazar



İŞTE BU KARIMDIR İŞTE BU CANIM



Dünyanın en iyi kalpli insanı

İşte bu karımdır işte bu canım

Hep derim dostunu,düşmanı tanı

İşte bu karımdır işte bu canım


İyi niyetli mükemmel bir insan

Herkesle anlaşır,bilmez ki lisan

Düğüne,bayrama,hastaya koşan

İşte bu karımdır işte bu canım


Hasta kardeşime yıllarca bakan

Ben ilgilenmessem hep karşı çıkan

Çocuğu sevgiyle odaya tıkan

İşte bu karımdır işte bu canım


Bahtı kara,şansım bu yönde gülmüş

Kendisi yetim,ana,baba ölmüş

Bizler için;canın hep feda etmiş

İşde bu karımdır işte bu canım


Nevzat hayran olur orta boyuna

Söz söyletmez namusuna huyuna

İçinde tek çıkmış bakma soyuna

İşde bu karımdır işde bu canım


Nevzat ÖZDEMİR/MALATYA

NOT:8 Mart Dünya Emekçi Kadınlarına ve Değerli karıma Armağanımdır..!

7 Mart 2009 Cumartesi

HZ. MUHAMMED

Annesi Amine Hatun,
Abdülmuttalip'e torun,
İsmail'den gelir soyun
Muhammed Aleyhiselam

Yirmi nisan pazartesi
Beş yüz yetmiş bir gecesi
Doğdu cihan bir tanesi
Muhammed Aleyhiselam

Aylin ÇELİK