12 Aralık 2009 Cumartesi

KORKU SİLAHA YAKIN TUTAR

gozdebedeloglu@birgun.net / 14:49 11 Aralık 2009

Korku, insanın gözünü, dilini, kulağını kapatır. Gözünün önündekini görünmez, dilinin ucundakini söylenmez, kulağının dibindekini duyulmaz yapar. Korku, insanı hayatın karanlık sularına bırakır. Gerçek karşısında körleştirip dilsizleştirir. Görmeyen duymayan insan, korkuyu ve düşmanı yaratanların çözümsüzlüklerinde boğulurken bulur kendini. Korku insanı silaha yakın, silah insanı barışa uzak tutar.Bu ülkenin kana bulanmış tarihi değişsin, çocuğunu, kardeşini, eşini toprağa verenlerin acılı ağıtları dinsin diye ne kadar çabalarsa da barış yanlıları, savaş çığırtkanlarının en büyük silahı olan korkunun karşısında hep bir adım gerideler. Savaş çığırtkanları bunu iyi bilir. Ne kadar korku o kadar silah, ne kadar yalnızlık o kadar düşmanlık formülü her zaman tutar. Tarihimiz, yıllarca bu formülle yazılmış hazin hikâyelerle doludur. Yenileri, silah ucunda...Serap, Aydın, Fatih, Yakup, Ferit, Onur, Harun, Cengiz, Kemal... Hepsi genç. Hepsi savaşın içine doğmuş milyonlarca çocuktan biri. Senin gibi, benim gibi... Barıştan konuşulurken elinde silah, taş, bomba tutanların katlettikleri onlar. Senin gibi, benim gibi... Onlar, umutlar sönsün, savaş sürsün diye kara kutusundan çıkartılan korkunun çözümsüzlüğün, intikamın son kurbanları. Hepimiz gibi...İstanbul’da belediye otobüsüne atılan molotofkokteyli yüzünden yanarak yaralanan ve sonrasında hayatını kaybeden Serap’ın ailesi artık kimsenin yavrusu ölmesin diyor. Diyarbakır’da polis kurşunuyla hayatını kaybeden Aydın’ın annesi, annelerin göz yaşı dinmiyor, yetmiyor mu yazık değil mi, diye soruyor. Tokat’ta pusuya düşürülen Cengiz askerin amcası, bu anlamsız savaş son bulsun istiyor. Ferit askerin abisi kanın durması için açılımın bir an önce sonuçlanmasını bekliyor. Yakup askerin babası başka çocukların ölmemesi için demokratik açılım sürecinin başarıya ulaşması gerektiğini haykırıyor. Çocuklarını toprağa gömerken, bu yürek yangını artık dinsin istiyorlar.•••Barış, ellerde sımsıkı tutulan taşlarla kurulmuyor. Yüreklere yerleşmiş intikam duygusu, bir kız çocuğunun bedenini yakarak geçmiyor. Bombalarla paramparça edilen bedenlerden yeni bir insan yapılmıyor. Yanındakini iteleyen, kendine daha iyi bir yer bulmuyor. Parti kapatmak sesi kesmiyor, düşünceyi engellemiyor. Kanı durdurmak için elde silah lafa başlanmıyor. Bir elde silah tutarken sarılınmıyor, barışılmıyor. Nerede görülmüş bunun aksi? Silahın olduğu yerde güveni, huzuru, dostluğu kim yakalamış?Barış, silahla kurulmaz. Geçen yirmi beş yılda yaşananlar bunun ispatı için yeterli olmadı mı sizce?Korku, insanın gözünün önündekini görünmez, dilinin ucundakini söylenmez, kulağının dibindekini duyulmaz yapar. Korku insanı silaha yakın tutar. Savaş çığırtkanları bunu iyi bilir. Hazin hikâyeler onların namlularından dökülen kanla yazıldı. Artık yenileri yazılmasın. Geçen yirmi beş yıl, gelecek yirmi beş yılımız olmasın. Barış için yükselen sesler susmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder